20110129

"Faros" bazen "Yetim"dir...

“Eşekçilik” oynadığın...



Çocuk yaşında geldiği bu büyük ve rüya şehirde okuyacaktı; çalışmak da zorundaydı.

Doğduğu ve yetiştiği şehrin tüm güzelliği ve mertliğine sahipti; bazen bunların yarattığı sorunları yaşasa da derinden...

İlkokul aşkını geliştirmişti, o yıllarda unutup/unutulmayı gerektirecek mesafeye rağmen... Ve sonunda evlenmişti.

Doğumum, o aşkın evliliğe dönüştüğü zaman dilimi ile çakışmış; yüreğim, “eşekçilik” oynadığımızda sırtında iken bağlanmış olmalıydı yüreğine... 

Çocukluğunda saldığı korku ile Anne’me yol değiştiren yeşil gözlü gözüpek delikanlı “Faros”laşıyordu yaşamımda, her gün biraz daha fazla...  

“Arı”nın “YSE” oluşumunda görev alan ilk yöneticilerden oldu; diğer “Yetimler” ile... Anadolu’nun pek çok köyünün yola, suya, elektriğe kavuşmasına yıllarca hizmet etti; gece ziyaretlerinde siyah çerçeveli gözlüklerinin arkasında içi geçse de.. Mesleğe hakimiyetin öğrenim kadar uygulama ve inanç gerektirdiğinin de kanıtı idi “Faros"um.

Sevgi, saygı ve hoşgörünün yılmaz uygulayıcı idi; eşe, çocuğa, arkadaşa, akrabaya gösterilen... 
  
Yol gösteriyordu...
  • Oynadığı “21”de bir ilkokul çocuğundan kazandığı tüm parayı cebine koyup, ertesi gün evden ayrıldığında yarattığı hayal kırıklığını, bıraktığı daha fazlası ile, onarırken... 
  • Bayramda elini öptüğü kayınvalidesinden gömlek almak için istediği 50 TL harçlıkla...
  • Ağabey yerine koyduğu Kayınbiraderi ile beraber aldığı yelkenli desenli kırmızı ipek gömleği giyerken... 

Gönül dersi veriyordu; insana duyulan sevgi, saygı ve hoşgörünün kaynağında da "iyi insan" olması gerektiğini kanıtlarcasına.

Tutumu ve davranışı ile “kadınına aşık erkek” tanımını da yapmış, hafızama nakşetmişti.

Sürücü imtihanında kızıp terk ettiğim aracı durdurmuş; ehliyetimi bizzat vermişti.

Yüzünde her zaman var olan ve ona çok yakışan tebessüm ile,
  • Piknik'ten getirdiği "Budwiser" teneke kutuları kumbaramız oldu; içindeki en büyük para olan 2½ TL.nın da,
  • Spor salonu soyunma odasından çalınan ilk bluejean'imin yerine konulanın da,
  • Çember Sokak'ta kurduğumuz ilk spor klübümüzün, "Zümrüt Spor"a ait yeşil formamın da, 
destekleyicisi oldu; gönüllü olarak.

Sanatı önce sözü, sonra sazı ve zamanla tamburu oldu. Okumak için evden ayrılmadan çaldığımda Anne’mi ağlatan “Bir yiğit gurbete gitse..” de sayesinde öğrenilmişti.

Beyaz montunun karşılığı, denemiş olsa da, hala ödenememiştir; ödenemez. O büyük şehirin sırtlarında, ağaçların gölgesinde ve su kenarlarında "döşek" bile olmuş, beyaz mont!...

İşte 1960’lı yıllardan günümüze "Faros"um... Mesleğe bağlılığıma ve temel insani duygularıma ışık tutan, iş ve sosyal ortamlarda ilişkisel gelişimime yön veren "Faros"um...

Can EREL
07.10.2008

1 yorum:

  1. Kendisine okudugunda orada olmak isterdim.... Bu eksiklik zor hazmedilecek....

    YanıtlaSil